İzmir'in Tarihçesi

İzmir’in Tarihçesi

İzmir ege bölgesinin incisi ve lokomotif şehirlerinin başından gelen ve antik değerlere sahip olan bu ilimiz tarihçesi ile ilgili olarak bilgileri sizler için derledik. ilk yerleşim alanı yapılan arkeolojik kazılar sayesinde bulunmuştur. Kentin günümüzden yaklaşık 8-9 bin yıl öncesinde bilimsel olarak Neolitik dönem olarak adlandırılan tarih diliminde Bornova’da bulunan Yeşilova’da kurulduğu düşünülmektedir.

1. Konak Meydanı

Konak Meydanı, İzmir’in merkezi noktası ve kalbinin attığı en çok bilinen yerlerden biridir. Resmi adı Atatürk Meydanı olan ve etrafı kamu binalarıyla çevrili olan meydanda İzmir Büyükşehir Belediyesi, Hükümet Konağı, Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yalı Camii ile Tarihi Saat Kulesi bulunuyor.

2. Saat Kulesi

İzmir Saat Kulesi, İzmir denilince ilk akla gelen sembol yapılardan biri olan saat kulesidir. Saat Kulesi, Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı onuruna 1901’de inşa edildi. Osmanlı tarzını yansıtan taş işçiliği, geometrik figürleri ve küçük kubbeleri ile Saat Kulesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve kentin merkez ilçesi Konak Belediyesinin de logosunu süslüyor.

3. Yalı Camii

Yalı Camisi Konak camisi oalrak bilinmektedir.  1754-1755 yılları arasında Mehmet Paşa’nın kızı Ayşe Hanım tarafından yaptırıldı. Konak Meydanı’nın en eski tarihi yapılarından biri olan, inşa edildiği dönemde bitişiğindeki medreseyle birlikte kompleks bir yapı olan cami daha sonraki yıllarda medresenin yıkılmasıyla birlikte son halini aldı.

4. Milli Kütüphane ve Elhamra Sineması

İzmir Milli Kütüphane, Türkiye’de milli adını taşıyan ilk kütüphane unvanına sahip. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin girişimiyle 1912’de inşa edilen kütüphane ilk yapıldığı dönemde Beyler Sokağı’nda yer alıyordu. Mimar Tahsin Sermet Bey tarafından inşa edilen günümüzdeki Milli Kütüphane binası ise Elhamra Sineması ile bitişik konumda. Neo-klasik tarzdaki yapı 1933’de tamamlandı.

5. Tarihi Kemeraltı Çarşısı

Tarihi Kemeraltı Çarşısı, İzmir ticaretinin kalbinin attığı nokta. İpek Yolunun batı ucunda yer alan İzmir, tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi rolünü üstlendi. Avrupalı tüccarların dükkanları ve kervansarayların bulunduğu Tarihi Kemeraltı Çarşısı, İpek Yolu’nu izleyerek kente deve kervanlarıyla gelen tüccarların mallarını indirdiği ve dinlendiği canlı bir yerdi.

6. Kızlarağası Hanı

Kızlarağası Hanı, Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda Halim Ağa Çarşısı olarak bilinen bölgede yer alıyor. Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından İzmir Liman Kalesi’nin hemen arkasında 1745’te inşa edildi. İzmir’in canlı ticari hayatına katkı sunan yapı, o yıllarda kervanlarla İzmir’e gelen tüccarların konakladığı ve mallarını indirdiği bir yer olarak kullanılıyordu.

7. Kestane Pazarı Camii

Kestane Pazarı Camii, Tarihi Kemeraltı Çarşısı içerisinde, Kestane Pazarı adıyla anılan bölgede yer alıyor. Cami, kesme taşlı mimarisi ve geniş avlusuyla İzmir’in en eski ibadet yerlerinden. 1663’te Eminzade Hacı Ahmet Ağa tarafından yaptırılan cami, 19. Yüzyılda yaşanan yangından sonra onarılarak günümüzdeki halini aldı.

8. Şadırvan Camii

Şadırvan Camii, Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda Anafartalar Caddesi ile 912 Sokağın kesiştiği köşede yer alıyor. Adını yanında ve altında bulunan şadırvanlardan alan, kesme taş malzemeyle inşa edilen caminin altında dükkanlar bulunuyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde de söz edilen caminin 1637-38 yıllarında Bıyıkoğlu Mahmud tarafından yaptırıldığı biliniyor.

9. Salepçioğlu Camii

Salepçioğlu Camii, Salepçizade Hacı Ahmet Efendi tarafından 1896 yılında inşa ettirilen, Türkiye’nin en özgün mimariye sahip camilerinden biri. Salepçioğlu Çarşısı’nın arkasında yer alan cami barok cephe bezemeleri ile eşi benzeri olmayan bir güzelliğe sahip.

10. Agora

Agora, Konak’ta Namazgah semtinde yer alıyor. Agora, Helenistik ve Roma döneminin en iyi korunan yapılarından biri. Üç katlı olarak inşa edilen yapı 178’de yaşanan depremle yerle bir olduktan sonra ve İmparator Marcus Aurelius tarafından yeniden inşa edildi.

11. Kadifekale

Kadifekale, İzmir Körfezi ve kent merkezine hakim bir tepede yer alan, muhteşem manzarasıyla İzmir’in en güzel atmosferine sahip tarihi bölgelerinden. Helenistik ve Roma döneminde kentin akropolü olan Kadifekale, etrafı surlarla çevrili korunaklı bir yapı.

12. Basmane Oteller Sokağı

Basmane Oteller Sokağı, Tarihi Kemeraltı Çarşısı ile Basmane Garı arasında yer alan, İzmir şehir merkezi ile taşra bağlantısının sağlandığı, ulaşımın can damarı tren istasyonunun yanı başında. Eski adı Dibek Sokağı olan 1296 Sokak üzerinde yer alan tarihi oteller nedeniyle bu sokak yıllar içerisinde Oteller Sokağı olarak anılmaya başladı.

13. Basmane Garı

Basmane Garı, İzmir kent merkezinde yer alan en eski iki tren garı olarak bilinir. Türkiye’nin ilk demiryolu hattı İzmir-Aydın arasında, Aydın ve çevresindeki tarım ürünlerinin İzmir Limanına kolaylıkla taşınabilmesi amacıyla 1856’da inşa edildi. Basmane Garı da bu dönemde Avrupalıların bölge ticaretini kolaylaştırmak amacıyla imza attığı demiryolu yatırımının en önemli parçalarından biri.

14. Ayavukla Kilisesi

Ayavukla Kilisesi, ismi İncil’de geçen Hristiyanlar için büyük önem taşıyan kiliselerden biri. Basmane semtinde bulunan, 1886’da Rum kilisesi olarak inşa edilen yapı, Kurtuluş Savaşından sonra 1926’da Atatürk’ün emriyle İzmir’in ilk arkeoloji müzesi olarak hizmet vermeye başladı.

15. Kültürpark

Kültürpark, dünyaca ünlü İzmir Enternasyonal Fuarına ev sahipliği yapan yer. Kent merkezinin göbeğinde yer alan Kültürpark’ta büyük çoğunluğu yurt dışından getirilen 200’den fazla ağaç ve bitki türü bulunuyor. İzmir’in soluklandığı, kent merkezindeki en geniş yeşil alan Kültürpark sınırlarında bulunuyor.

16. Etnografya Müzesi

İzmir Etnografya Müzesi, Konak Varyant’ta Bahri Baba Parkı içerisinde yer alıyor. Müze, 1831’de vebalılar için inşa edilen St. Rock Hastanesi binasında bulunuyor. Bizans mimarisinin süsleme özelliklerinden izler taşıyan müze binası İzmir’in çok kültürlü yapısını yansıtan sembol yapılardan.

17. Arkeoloji Müzesi

İzmir Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi ile aynı bahçede yer alıyor. Müze, 5 bin metrekarelik kapalı alanda 1984’de hizmete açıldı. Üç katlı müze binasında teşhir salonları, kütüphane, konferans salonu, fotoğrafhane, depo ve açık alan sergi bölümleri bulunuyor.

18. Konak Pier

Konak Pier (Eski Gümrük Binası), Konak ile Pasaport arasında, İzmir Körfezi’nin kıyısında 19. yüzyılda Fransızlar tarafından inşa edilen bir yapı. İnşa edildiği dönemde gümrüklü mal depolama alanı olarak kullanılıyordu. 1854, 1865 ve 1905 yıllarında yapılan eklemelerle son halini alan gümrük binası 1954’e kadar bu işleviyle kullanıldı.

19. Pasaport İskelesi

Pasaport İskelesi, Konak Cumhuriyet Meydanında, Pasaport semtinde yer alıyor. 1800’lü yılların son çeyreğinde inşa edilen rıhtım ve liman ünitesi şehre deniz yoluyla gelen yolcu ve malların karşılandığı, kontrollerinin yapıldığı bir merkez konumundaydı.

20. St. Polikarp Kilisesi

St. Polikarp Kilisesi, İzmir’in en eski dini yapılarından biri. Kilise, 69-155 yılları arasında yaşayan, İzmir Piskoposu St. Polikarp’ın adını taşıyor. 1630’da Kanuni Sultan Süleyman’ın özel izniyle inşa edilen yapı, 1680’deki yangında büyük hasar gördükten sonra 1700’lü yıllarda restore edildi.

21. Beth İsrael Sinagogu

Beth Israel Sinagogu, İzmir’in en büyük havrası. Konak Karataş’ta, Karantina semtinde yaşayan Musevilerin ibadetlerini yerine getirebilmeleri amacıyla, Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdulhamit’in fermanıyla inşa edilen ve Mithatpaşa Caddesi üzerinde yer alan sinagog, özgün mimarisi ile kentin tarihi dokusunun önemli bir parçası.

 

Bu dönemde oldukça verimli alüvyonal topraklara sahip olan ilk İzmirlilerin bu coğrafyada yaklaşık 1500 yıl kadar yani Kalkolitik dönemin sonuna kadar yaşadıkları düşünülmektedir. Kentin ikinci yerleşim yeri olarak Bayraklı’da yeniden başlama sebebi henüz net olarak bilinmemekle birlikte bilim insanları konu ile ilgili çalışmalarını sürdürmektedirler. Bayraklı, Tepekule’de bulunan antik yerleşimin izlerinin 5000 yıl öncesine kadar gittiği yapılan arkeolojik kazılar ile ortaya çıkarılmıştır; ancak daha kesin ve başka bölgelerle bağlantı kurulabilecek bilgilere ulaşabilmek için yoğun çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bayraklı, Tepekule ile ilgili en iyi bilinen dönem yerleşimin en parlak dönemini yaşadığı MÖ 7. yüzyıldır. Bu dönemde kent 12 Ion kentinden bir tanesidir, görkemli bir Athena tapınağına sahiptir ve ticaretle uğraşmaktadır. Arkeoloji kazılar her ne kadar MÖ 4. yüzyılda ufak tefek yaşam belirtileri görülse de kent esas olarak bugün Kadifekale olarak bildiğimiz bölgeye taşınmıştır. Kazılardan çıkan her biri ayrı bir estetiğe sahip olan arkeolojik küçük eserleri bugün, İzmir Arkeoloji Müzesi ve İzmir Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde görmek mümkün.

Elbette her kentin antik dönemde bir kuruluş efsanesi vardır: Rivayet edilir ki bir gün Büyük İskender Kadifekale eteklerinde bir pınar başında ve bir çınar ağacının altında uykuya dalar. Rüyasında iki Nemesis gelerek bulunduğu bir yerde bir kent kurmasını ve halkın buraya göç etmesini salık verirler. Uykusundan uyanan Büyük İskender tanrıçaların bu isteğini bölgenin en ünlü kehanet merkezi olan ve Klaros’ta (günümüzde Ahmetbeyli, ziyaret edilebilir.) bulunan Apollon tapınağındaki kahinlere sorar. Tanrı Apollon Smyrnalılara Kutsal Meles’in (günümüzde Yeşildere) ötesindeki Pagos (günümüzde Kadifekale olarak bilinen bölge) tepesinde oturacak olanlar eskisine göre üç dört kat mutlu olacaklardır yanıtını verir. İşte bunun üzerine kentin Bayraklı Tepekule’den MÖ 4. yüzyılda yani Hellenistik dönemde Kadifekale eteklerine taşındığı bilinmektedir. Bu elbette kulakta hoş seda bırak bir efsanedir, asıl gerçek ise kentin yaşam olanaklarının Bayraklı Tepekule’de artık olumsuz şartlarda olması yeni bir arayışa ihtiyaç duyulmasıdır.

Kent Kadifekale eteklerine taşındıktan sonra günümüze kadar hiç aralıksız iskan görür. Bugün İkiçeşmelik yokuşundan çıkarken sol tarafınızda göreceğiniz Agora Kazıları olarak bilinen alan kentin devlet agorasıydı. Burada kentle ilgili önemli kararlar alınmaktaydı ve büyükçe bir mahkeme binası bulunmaktaydı. Kentle ilgili diğer yapılar ise günümüzde ne yazık ki daha modern yapıların altında bulunmaktadır.

Büyük İskender ile başlayan Hellenistik dönemi tüm coğrafyalarda olduğu üzere İzmir’de Roma, Bizans ve Osmanlı dönemleri izler. Roma ve Bizans dönemleri İzmir’de çok parlak ve akılda kalıcı olmamıştır.

Osmanlı hakimiyeti ile kent yeniden bir ivme yakalar. Kentin kesin olarak Osmanlı egemenliğine geçişi 15. yüzyıla denk gelir. Bu dönemde kentin limanı çok büyük bir öneme sahip değildi. Asıl önemli olan liman Sakız Adası limanıydı. Çeşitli sebepler dolayısıyla ilginin İzmir’e kayması limanın da önem kazanmasına vesile oldu. 17. yüzyıldan itibaren kent çok ciddi yükselişe geçti. Gelişen ticaretle birlikte kentin farklı bir mozaik yapısı da oluşmaya başladı. Batıdan Doğuya ticaret yapmaya gelen Levantenler, Ortodoks Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Müslüman Türklerden oluşan bu mozaik hoşgörüyle bir kent kültürü oluşturdu. Ticaret bu farklı etnik kökenleri, kültürleri, dinleri hem birleştirdi hem de zenginleştirdi.

İzmir bu dönemde sokaklarında ve çarşılarında bütün milletlerden insanların, doğu ve batının tüm mallarının görülebildiği bir şehirdi. Asya ve Avrupa arasında bir ticaret köprüsüydü.

Limandan iç kısımlara ulaşım kervanlarla yapılıyordu. Tahmin edileceği üzere bu ulaşım şekli oldukça kısıtlıydı ve yavaştı. Levanten tüccarlar kentin iç kısımlarına daha hızlı ulaşabilmek için demiryolu çalışmalarına ön ayak oldular. İzmir- Aydın demiryolu Anadolu topraklarına yapılmış ilk demir yolu hattı olarak bilinmektedir.

Demir yolu yapımında amaç, havzalarda toplanan ürünleri en hızlı ve e ucuz bir biçimde limana ulaştırmaktı. Demir yolu ticari kapasiteyi arttırmıştı ve o dönemde Kızlarağası Hanının önüne kadar gelen ve bir iç denizden oluşan liman yetmez olmuştu.

Dolayısıyla 19. yüzyılda liman inşa imtiyazına sahip olan Fransız ve İngilizler bugün Pasaport olarak bildiğimiz yeni limanı inşa ettiler. Böylelikle, 19. yüzyılın sonunda kent ticaretin önemli merkezlerinden bir tanesi olur.

Ancak kentin bu ihtişamlı günleri savaş ile gölgelenir. Yunan işgalinin ardından Kurtuluş Savaşı ve akabinde 1922 yılındaki yangın kenti bir harabeye çevirir.

Cumhuriyet kentin yaralarını sardı ve Herodotos’un da değimiyle “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde” kurdular.

Cumhuriyetin kurulması ile kentin ticareti daha da gelişti, 1923 yılında 10 fabrika, 1933 yılında ise 129 fabrika İzmir’de kuruldu.

1923 yılında ticari bir atılım olan İktisat Kongresi ilk kez İzmir’de yapılır. Bu kongrede “fuar düşüncesi” ilk kez Atatürk tarafından ortaya atılır ve benimsenir ve Enternasyonal Fuar’ın temelleri 1936 yılında atılır.

Böylece İzmir’in ticari ve turistik yönü de ön olana çıkmaya başlar.

1930-1950 yılları arasında konserve fabrikaları, makarna ve bitkisel yağ fabrikaları kurulur. 1960 yılı sonuna doğru İzmir’de 11’i devlet sektörüne, 209’u da özel sektöre ait olmak üzere 220 büyük firma, muhtelif imalat dallarında faaliyet gösterir.

1970’lerde Türk turizminin başlangıç noktası olarak algılanabilen bir destinasyon olan İzmir özellikle Türkiye’nin ve turizmin tanınmasında önde gelen şehir haline gelir.

Dönemin filmlerinde de kendiliğinden film çekim platosu haline gelen İzmir birçok yerli ve yabancı ziyaretçinin akınına uğrar.

1980’lerde temeli atılıp faaliyete giren İzmir Adnan Menderes Havalimanı ile direk uçuşlar da artış gösterir. Bugün İzmir Adnan Menderes Havalimanı yeni dış hatlar havalimanı ile yurtiçi ve yurtdışı uçuşları ile birçok kenti İzmir’e bağlıyor.

70’li yıllardan bu yana İzmir ve ilçelerinde turistik tesisler geliştirilmesi ve turizm alt yapısının tamamlanması üzerine çalışılıyor. İzmir’deki arazilerin ve arsaların kıymetli oluşu yatırımcıları kimi zaman başka sektörlere itmiş olsa da İzmir’in turizmdeki geleceği girişimcilerin turizm yatırımlarında ümitsiz olmaması ve çaba göstermeleri ile gelişiyor.

Birçok ören yerinde kazı çalışmaları yapılıyor, eski eserler gün ışığına çıkarılıyor.

İzmir bugün tarihinden gelen ilham ile, Bergama ve Efes gibi UNESCO Dünya Mirası listesine dahil olan eşsiz arkeolojik mirası ile yerli ve yabancı ziyaretçileri yıl 12 ay turizm anlayışı ile ağırlamaya devam ediyor.

Kentin tarihinden bu yana belleğinde yer alan sağlık konusu ile termal turizm ve üçüncü yaş turizmi, fuarlar ve etkinlikler ile kongre turizmi, eşsiz kültürel mirası ile kültür turizmi, limancılık geçmişi ile kruvaziyer turizmi geliştiriliyor.

Ayrıca Kontrol Et

İzmirliler 100. Yıl Anı Evi için sandıkları açtı

İzmirliler 100. Yıl Anı Evi için sandıkları açtı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yılı anısına kente kazandıracağı anı evi …